17 Kasım 2007 Cumartesi

KÜÇÜK PRENS



Yazar: ANTOINE DE SAINT-EXUPERY
İzlediği bir belgeselde, boğa yılanlarının bir fili bir seferde yutabildiklerini ve daha sonra yuttukları fili sindirmek için 6 ay uykuya daldıkları öğrenen bir çocuk, boğa yılanlarının heybeti karşısında büyülenir ve bu büyüyle eline aldığı resim kalemleri ve kağıdı ile ilk resmini yapmaya başlar. Büyük bir gururla, başarıyla bitirdiği resmi büyüklerine gösterdiğinde hayal kırıklığı yaşar. Çünkü yaptığı resim, büyük bir fili yutmuş bir boğa yılanının resmidir, ancak resmi görenlerin hepsi 'ilginç bir şapka' yorumunu yapar. 'Yaptığım resim, fili yutmuş olan boğa yılanıdır'
açıklamasını yapmadıkca onu anlamazlar. Büyüdükçe problemler karşısında zor yolları izleyerek komplike düşüncelerle kararlar vermeye çalışıyoruz. Halbuki çözümler çoğu zaman basittir ama problemlere ilk aşamada çocukca bakamadığımız için problemleri ya yanlış çözüyoruz ya da hiç çözemiyoruz.Resim yapma yeteneği olmadığını söyleyen büyüklerinin sözlerini dinleyerek resim yapmayı bırakan kahramanımız büyüyünce pilot olur. Bir gün uçağı arıza yapar ve çölün ortasına mecburi iniş yapar. Uçağını tamir etmeye çalışırken Küçük Prens ile karşılaşır. Küçük Prens bizim pilota ' bana bir koyun resmi yapar mısın?' diye sorar. Pilot, Küçük Prens'i başından savmak için boğa yılanının resmini yapıp ona verir ama O 'Bu bir koyun değil. Bu bir boğa yılanı!' der. Bunun üzerine pilot bir koyun resmi yaparak Küçük Prens'e verir ama O, bir kusur bularak beğenmez ve yeni resim ister. Aynı olay birkaç defa tekrarlanır ve her seferinde Küçük Prens'in suratı asılır. Sonunda Pilot bir sandık çizer ve 'İstediğin koyun bu sandığın içinde' der. İsteği koyunu alan Küçük Prens' in yüzünde mutluluk gülücükleri belirir. Yaşadığımız yer ne kadar geniş, zengin, olağanüstü vb. olursa olsun, sınırlar olduğu sürece tutsağızdır. Hayal gücünü kullanamadığımız sürece tutsaklığımız devam eder, istediğimiz zaman acıda tatlıyı,tatlıda ekşiyi tadamayız. Sessizlikte müziği duyamaz, duvarların dışındaki ovaları, kuşları, okyanusları vb. göremeyiz.Küçük Prens "ASTERYİD B612" gezegeninden gelmiştir. Orada kendine ait ufak tefek bir gezegeni vardır. İki tane yanardağı bir tane de gül fidanı bulunan bu gezegende istenmeyen boabab bitkisine dikkat ederek yaşamaktadır. Bu bitki çok arsızdır. Erken davranılmadığında bir daha başedilemez.. 1 iken 3, 3 iken 13....birde bakarsınız bütün gezegen boabab ile sarılır. Dolayısıyla Küçük Prens hergün gezegenini kontrol eder ve eğer bir boabab filizi görürse onu hemen kökünden söker. 'İnsan her sabah elini yüzünü yıkadıktan sonra, gezegenine çeki düzen vermelidir' der bizim prens. Her yaşam bir gezegen gibi düşünülürse ve boş işler de boabab bitkisi..Yaşamı boş işlerle heba etmemek için yaşama hergün çeki düzen verilmeli.Bir gün Küçük Prens diğer gezegenleri dolaşmaya karar verir. İlk gezegende, etrafında emir verecek kimse bulunmayan ama kendini kudretli sanan bir Kralla karşılaşır. Çünkü emirleri hep uygulanmıştır. Güneşe bile batıp doğması için emir verebilir. Ancak her zaman uygun zamanı beklemektedir :) "Bir generale, deniz kuşu kılığına girmesini buyursam, general de bu buyruğumu dinlemese, bu generalin suçu olmaz, benim suçum olur. Herkesten yapabileceği şeyi istemeli. Otorite de herşeyden önce akla dayanmalı." der bizim Kral.İkinci gezegende yalnız başına yaşayan Kendini Beğenmiş ile karşılaşır. " En zeki benim. En güzel benim. En...En...Hadi bana hayran olduğunu söyle" der Kendini Beğenmiş. Küçük Prens merakla sorar "Demesine derim ama bu ne işine yarayacak?"Üçüncü gezegende içki içmekten utanan, utanmayı unutmak için de içki içen Ayyaş ile karşılaşır. Dördüncü gezegende, sahipsiz olarak gördüğü yıldızları sayarak onları sahiplenen yaşlı İş Adamı ile karşılaşır. Beşinci de Fenerci, Altıncı gezegende ise masadan kalkmayan Coğrafyacı ile karşılaşır ve yedinci gezegen olan Dünya ya varır. Bu gezegen hepsinden farklıdır. Bu gezegende yeni dostlar edinir ve onlardan çok şey öğrenir.Herşey çok güzeldir ama dönüş vakti gelir. Dostu Pilot ona engel olmaya çalışır. Fakat bizim Küçük Prens kararlıdır dünyadan ayrılıp kendi gezegenine gitmeye, bedenini burada bırakması gerekse de... "O boşalmış eski bir kabuk gibi olacaktır. Eski kabuklara kimse üzülmezdi."

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bu kitap çok ilginç geldi, bide elime alıp okumak isterim...Bazen bi çocuk gibi bakabilmek dünyaya , unuttuğumuz yada saçma gördüğümüz çocukça bi bakış... belki de problem burda...küçük Prensle gezegenler yolculuğu hepimize iyi gelirdi sanırım :)

Unknown dedi ki...

sıkıcı kitap

Unknown dedi ki...

Yarın sınavımız var kitaptan :((