31 Aralık 2007 Pazartesi

BEN SENDEN SONRA DÜŞ OLDUM...



YAZAR: Zeki KAYAHAN ÇOŞKUN

Kitabın yorumuna geçmeden önce yazar hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Zeki Kayahan, ALEM FM de dj olarak çalışan başarılı bir radyocudur. Gündemi alaycı ama zekice bir üslupla takip ettiğinden, dinleyicileri tarafından bir başka sevilmektedir. Kardeşim vasıtasıyla bir iki gece radyo yayınını bende dinledim. değişik bir tarzı var. Yayının en önemli özelliği ise interaktif olması. Bir örnek vermek gerekirse " şimdi, istinye yolu üzerinde, X dükkanın önündeki dinleyicimle konuşmak istiyorum.." dediğinde, dinleyicilerinden, o yere yakın olanlar oraya gitmektedirler. en önce giden, telefon bağlantısı ile bağlanıp " merhaba. Ben İstanbuldan 23 senelik Mesut." diye yayına katılıyor. Anlatım tarzım pek ilginç gelmeyebilir. Dinlemek lazım...


Yazarımız, kitabında kendi hayatındaki bir aşk yarasından bahseder. Terk edilmiştir ve kendi zannınca bunu hak etmiştir. Ancak yeni hayatına alışamaz. Çevresi tarafından mutlu biri olarak görülür. Malum Zeki bey ismi gibi zeki olduğu için espirileri ile çevresindekileri güldüren biridir. Çevresi için o "mutlu biridir".Ancak içindeki yara derindir. evine sinen sevgilinin kokusunu hala duymaktadır. Unutmaya çalışmak için yaptığı herşey boşunadır..


Doktor olup ilk işine başlayan bir arkadaşı ile bir kutlama yaparlar, çay içerek :) arkadaşı, Zeki ' de gördüğü anormallik üzerine onu çailıştığı kliniğe davet eder. Zeki, göreve yeni başlayan arkadaşının bu tutumu karşısında kendini kobay faresi gibi hissetsede onu kıramaz ve kliniğe giderek muayene olur. Doktor onu iyi görmez. Sebebini anlar hastalığın ve ona tavsiyelerde bulunur. Ancak onun için bu cümleler boştur...


Bu aşk yarasını anlatan sayfaların arasınaki yazar, çocukluğundan pencerelerde açar. Gençliğini de unutmaz ve gündelik genel yanılgılara ve saçmalıklara değinerek gündelik hayatı da irdeler.

28 Aralık 2007 Cuma

HER ŞEYE RAĞMEN SEVGİ



YAZAR: TOLSTOY
Hiç aklına gelmeyen, ancak bir gün onun hayatında derin yaralar açan olay zuhur etmiştir. Biricik göz bebeği, güzeller güzeli kızı, evli bir adamla dost hayato yaşamıştı ve şimdi bir çocuk sahibiydi.
Onun adını duymak bile ona acı veriyordu. " Ona yardım ederim ama onu görmek istemiyorum. Benim öyle bir kızım yok. Yardımım sadece insaniyetimdendir" diyordu.
Kızı, balolarda güzelliği ile herkesi büyülerdi. Karşısına güzel kısmetler çıksa da o bunları kabul etmezdi. Bir iki sene içinde balolardaki gözdeliği azalarak sıradanlaştı. Bu onu daha da bir küstahlaştırarak çevresindeki hayatı iğreti derecesinde küçümser olmuştu.
Bu iğretiler içinde hayatını değiştirebilecek bir olguyu keşfetti. Sevgi. çalışanlarından birine gönlünü kaptırdı ancak ailesi izin vermeyince gönül eğlendirmeye kalktı. Başaramadı. Ailesi onu Teyzesinin yanına göndermeye karar verir. Ortam değişikliği ona iyi gelebilirdi.
Teyzesine gideli 2-3 ay olmuştu. Orada, teyzesinin aile dostlarından biri olan genç bir adama ilgisi giderek artmaktaydı ve aynı şekilde karşısındaki adamında ilgisi ona karşı artmaktadır. Kaçamak bakışmalar, anlamlı anlamsız gülüşmeler...
Geri dönüşün olmadığı noktada, adamın evli olduğunu öğrenir. Adam bunu inkar etmez ama mutlu olmadığı evliliğini en kısa zamanda bitireceğini söyleyerek ilişkilerine kaldığı yerden devam eder.
Gebe kalmıştı. Sevgilisi ise ortalarda yoktu. Onu terk etmişti. Evine dönmesi imkansızdı. Bu olay tüm camiada deprem etkisi yarakmıştı. Ailesine, bilhassa babasına yaşattığı acının farkındaydı, gözden kaybolup, ismini unutturmalıydı. Yerleştiği vilayette çocuğunu doğurduktan, birkaç ay sonra atanan yeni valinin amcası olduğunu öğrenir.
Kardeşine, kızını görmesi için tavsiyede bulunan Vali sonunda adamı ikna eder. Adamcağız kızını görmeye gider. Onu affetmeye niyeti yoktu. Yaşattığı acılardan sonra ona olan kırgınlığı tamir edilemezdi.
Kızını gördüğünde ikiside şoktaydı. Adam, kızının acınacak halini görünce, içindeki merhamet bütün herşeyi silip atmıştı. Ona olan sevgisi tekrardan zuhur etmişti. Kızını halasının yanına yerleştirdi. Onu düzenli olarak ziyaret etti, ihtiyaçlarını giderdi. Ona olan sevgisi çok şeyi iyileştirmişti ama bir kez olsun kızının çocuğunu görmek, dokunmak istemedi. Kızı da, babasının acısını hissettiği için ısrar etmedi. Sevginin hallettikleri, herkes için yeterlidi.

16 Aralık 2007 Pazar

BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT





YAZAR: NİETZSCHE

Bir dağa çekilerek düşünceye dalan Zerdüşt, insanüstü terimini keşfeder. Bu fikirleri olgunluğa kavuşturunca bunları diğer insanlarla paylaşmak için mağarasından çıkarak yollara düşer.
Yaratıcı olgusu kitapta yer alsa da insan bir bölümden sonra kutsallaştırılıyor. Ancak bu insan da ERKEK cinsiyetinde sınırlı kalıyor. Herşey erkekden ibaret oluyor. Kadın erkeğin ihtiyaçlarını karşılayan bir eşya durumunda anlatılıyor. Ataerkil bir kitap.
kitabı yarıda bıraktım. Çünkü dili bana ço ağır geldi ve anlatılanlar deli saçmasından başka birşey değil, ki zaten yazarımız gözlerini bir akıl hastanesinde yumdu...

BİR GENCİN DRAMI



YAZAR: TOLSTOY
Hukuk fakültesini bitiren Yevgeniy babasının vefatı üzerine bir seçim yapmak zorunda kalır. Ya memurluk hayatına devam edip şehirde yaşayacak ya da babasının vefatından önce batırmak üzere olduğu çiftlik ve fabrikanın başına geçip köylü hayatı yaşayacak. Yevgeniy zoru seçerek şehirdeki memuriyet hayatından vazgeçerek köye yerleşir ve çiftlik ile fabrikayı kurtarmak için kolları sıvar.
Yevgeniy kısa zamanda işleri yoluna koyar. İş düşünceleri hafifşeyince Yevgeniy şehir hayatını hatırlamaya başlar ve uzunca zamandır bir bayan arkadaşı olmadığını anlar. Şehirde bu sıkıntısının üstesinden kolayca gelebilirdi ancak köy ortamında ne yapacacğını kestiremiyordu.
Bir gün köy bekçisine utana sıkıla derdini ima eder. Bekçi Vasiliy' in derdini anlar ve onu Stepanida ile tanışırır.
Uzunca bir müddet Stepanida ile ilişkisini sürdüren Yevgeniy sonunda bu ilişkiyi bitirir ve Liza adında biri ile evlenir. Liza' ya olan aşkı Stepanida'yı ona unutturur.
Aradan bir iki sene geçer. Bu süre zarfında Yevgeniy Stepanida 'yı görmez. Liza isa başarısız olan ilk gebeliğinin ardından ikinci kez gebe kalır. Yevgeniy için zor geçen bu dönemde Stepanida tekrar sahneye çıkar. Yelgeniy onu unutmadığını, unutamadığını anlar. Onu tekrar ister ancak biricik aşkı Liza' ya ihanet edemez. Bu düşünceler onun ruh halini iyice bozar.
Amcasının tavsiyesi üzerine Yevgeniy, Liza' yı alarak Kırım'a giderler. İki ayın sonunda Yevgeniyve Liza yeni doğan çocuğu ile birlikte geri dönerler. Yevgeniy Stapanida ile tekrar karşılaşır ve heyacanlanmadığını farkeder. Bu onu mutlu eder. "Artık onu unuttum" der. Erken hüküm verdiğini ertesi gün anlar. Yevgeniy tekrar o sapkın düşüncelerle boğuşmaya başlar.
Yevgeniy önünde iki seçenek görüyordu. Ya Liza' yı öldürüp Stepanida ile birlikte olacak, ya da Stepanida'yı öldürüp aşkı ve karısı olan Liza ile birlikte yaşayarak çocuklarını büğütecek..Ancak son anda bir çözüm daha aklına gelir. Kendini öldürmek. "Evet" der ve dolaptan aldığı tabancasını şakağına dayayarak intahar eder.
Soruşturma başlatılır ancak intiharın sebebi bir türlü anlaşılamaz. Doktorlar "psikopat, ruh hastası" hükmü de inandırıcı gelmez. Ailesine göre, Yevgeniy, tanıdıkları yüzlerce insandan daha sağlıklı idi.
Eğer Yevgeniy gerçekten de bir ruh hastasıysa bütün insanlarda öyle. Gerçek ruh hastaları, kendindeki belirtilerin farkında olmayıp başka insanlarda delilik alametleri gören kişilerdir.