30 Temmuz 2008 Çarşamba

GECE VARDİYASI


YAZAR: CAN YÜCEL
Serinin 6. kitabı olan bu kitap ilk başlarda tad vermese de sonrasında Can'ın hüerini görür oldum. İlgimi çeken birkaç şiiri yamak istiyorum :
"işin ne? diye soruyorlar
Eskiden 'serseriydim' derdim,
'Ölüm' diyorum şimdilerde
Ölmek benim esas işim."
"Lekeci Tatyos'un çocukluk arkadaşı Ercan'a
Aralarındaki eski bir latife ürze
'Ne zaman öleceksin, lan?' demesiyle
Ercan boşanmış nisan yağmurlarınca,
Akciğer kanseri olduğunu o sabah öğrenmiş meğer..
Tatyos bunları anlatırken gözleri yaşlıydı hala,
Özür dilemiş üst üste, yalvar yakar..
Tatyos ki bir Ermeni,
İnsanlığın milliyeti yoktur çünkü..."
"İlkin ELİFBA'ydı
Sonra ALFABA oldu
Derken ABeCe
Şimdi de A.B.D."
"ECEL eril miymiş, dişi mi?...
Dişi olsaydı bu zendostlukla ben
çoktan koynuna girer ölürüdm..."
"Kadınlar doğurdu beni bağıra bağıra
Gine onlar öldürecekler beni aşktan
Bağırt bağırta..."

TOPRAK ANA

YAZAR: CANGİZ AYTMATOV
Cengiz Aytmatov' un okuduğum ilk kitabı olan Toprak Ana,
Almanya'nın Kısgizistan'a saldırması sırasındaki savaşı, oradaki köylülerin gözünden anlatırken, savaşın yıkıcılığını farklı ve daha acı bir yönünü de gözler önine sürer. Yıllarca toprakla uğraşarak bölgenin yetkili ailelerinden biri olan bir ailenin, herşey çok güzelken savaşı başlaması ile kötüleşen şartlara, evin 4 erkeğini teker teker askere gönderilmesi eklenince bu şartlar daha da kötüleşir. Eziyet çekilir, açlıkla boğuşulur.. Bu sıkıntılara teker teker ölüm haberleri de eklenince hayat anlamını yitirir. Anneyi hayata bağlayan tekşey gelinidir. Ancak birgün gelini bir gün, ölümüyle onu terkeder. Bu terkedişte, anneye bıraktığı tek şey babası belli olmayan bir çocuk olur..
Aytmatov' un diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumak istiyorum :)

15 Temmuz 2008 Salı

MAALİE


YAZAR: CAN YÜCEL
Serinin 5. kitabı, Maaile...
Bir iki satır paylaşmak gerekirse
-Altıncı kıtadır yağmur
Damla damla keşfedilen
Yanlızlık..
...

LİDER GİRİŞİMCİNİN YOL HARİTASI


YAZAR: MEHMET AKİF ÇAKIRER
Başarılı yaşam öyküleri ile dolu bir kitap. Henry Ford ile başlayıp Bill GATES' e kadar uzanan tarihe damga vurmuş girişimcilerin hayat hikayeleri, yaşam felsefeleri, engeller karşısındaki dirençleri....gibi özelliklere kitabın ilk yarısına kadar sağlı sollu yumruklarcasına afallatıyor okuyanı. Kitabın diğer yarısında ise girişimcilik konusunda dikkat edilmesi gereken hususlara deyiniyor. Okumanızı tavsiye ederim
p.s. kitabı okurken aldığım notları yazmadan önce bu kitabı bana hediye eden Hakan TURGUT' a teşekkür etmek istiyorum.
-önceleri çocukalr isimleri hemen verilmezgi. Çocuk kendini ispatladıktan sonra bir ismi olurdu. Bu zamanda böyle birşey olmadığı için kimse kendini ispatlama derdine girmiyor.
-Kağıt ve barutu çinliler buldu ama ciddi manada bu iki buluşun gerçek manada kullanılması batılılar tarfından gerçekleşti.
-Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok.
-Bazen önümüze çıkan engeller ve hor görülmeler kişiyi dahada azimlendirebiliyor. Lamborgihini buna iyi bir örnektir.
-Alanında iyi olmak için sadece o alanın eğitimini almak yeterli olmuyor. O işte çalışmakta gerekiyor. Bir buldozer üreticisi bu amaçla elindeki mühendislerini birer yıl buldozer operatörü olarak çalıştırtıyor...
-Elindeki tek sermayeyi iyi değerlendir. Bu sermaye ZAMAN'dır

RENGAHENK


YAZAR: CAN YÜCEL
Can serisine hala devam etmekteyim :) serinin 3. kitabı rafta kalmadığı için 3. kitabı atlayarak serinini 4. kitabını okudum. Yazar çizgisinden bi gıdım sapmadan devam ediyor.
Size yine birkaç satır sunayım :
"Bir yılan düştü vapurda aynıma
Sarıldım denize.."
"YARAŞTIRA YARAŞTIRA YAKIŞTIRMA
Fransız Feylesofu Proudhon'nun ünlü bir sözü vardır
Mülkiyet hırsızlıktır diye
Milletçe daha da ileri gidiyoruz biz
Mal diyoruz uyuşturucu maddeye,
Mal sahibi de, yani malik
Esrar kaçakcısı gibi birşey oluyor demek.
Ha bakın, felaket bunula kalsa iyi
Bizde sermaye denirdi eskiden fahişeye
buna göre sermayedar da...
Eee, siz çözün artık bu ayıplık bilmeceyi"
Bu şiirinden sonra diğer mısralara gerek kalmadı zannımca.. :)

1 Temmuz 2008 Salı

ALAVARA


YAZAR: CAN YÜCEL
Serinin ikinci kitabı olan ALAVARA' da CAn yücel'in üslubunda pek bir değişiklik olmamasına rağmen hafiften bir yumuşama görmek mümkün. Bu kitabı okurken, bir önceki kitabında ikamet ettiği DATÇA'da gçrür gibi oldum Can YÜCEL'i. Bu kitabı okurken şiirlerinden bazı mısraları cımbızladım. Bu bölümde bu cümleleri sizinle paylaşmak istiyorum:
"Bana 'bir varmış..' de. ' Bir varmış bir yokmuş' deme"
"Aslında çirkin değilsin sen. Çirkin görünmek istiyorsun, güzelliği tarif için"
"Saf şiir olmaz. Şiir dediğin mürekkeple yazılır"
"Ocağımızıa incirlik diktiler"
"Uyku geldi bedene
Ne Mutlu Türküm Diyene!"
"Yumurttaya can,
Cana yumurtta veren Allah'ım"
...
ve daha niceleri

BEDEB DİLİ

YAZAR: RİCCON İLHAN DOĞAN
İlhan Doğan, geliştirmiş olduğu bedeb dili eğitimi tekniklerini bu kitapta uygulamalı resimlerle göstererek, hafiften mizah ile birlikte yoğurarak okuyucuya bu teknikleri sunuyor. Kitap görsel olarak zengin. Her türlü ruh halini, geçişleriyle birlikte görmek mümkün. Bu teknikleri ve resimleri iyi sindirmeyi başarırsak, iletişimlerimizde daha sağlıklı adımlar atabileceğimizi söyleyen yazar bu söyleminde haksız sayılmaz.
Konuşmada hangi aşamadan sonra yalan söylemeye başlandı? Kim sıkıldı? Kimm konuşmadan rahatsız oluyor?.. gibi sorular beden dili vasıtasıyla kelimelere gerek kalmadan anlaşılabiliyor. Bir kere okumanın yeterli olacağını pek düşünmüyorum.