28 Ocak 2008 Pazartesi

ARMAĞAN ZAMANLAR


YAZAR: ZORAN ZIVKOVIC
Zamanda yolculuk etme gücüne sahip pelerinli bir adamın astronom, antik bilimci, saatçi ve ressam olarak 4 kişiye olan ziyaretlerini anlatır..
Astronomu ziyeret ettiğinde idamının öncesi olan gecedir. Astronon kilise çatısı altında bir eğitimciyken bulduğu buluşu kiliseye danışmadan herkese duyurur. Buluşu sapkın bir buluş olduğu için idama mahkum edilir. Eğer öğretisinin yanlış olduğunu ve bir hata yaptığını halk önünde kabul ederse idam mahkumiyeti affedilecektir ve eski görevine devam edecektir...
Pelerinli ziyaretci onu ziyerete gelir. Ona bir saat vererek zamanda yolculuk etmesini sağlayarsak yaptığı seçimin nelere sebeb olacağını gösterir. Buluşunu savunduğu için idam edilirse 3000 yıl sonra o kilisenin olduğu yerde yapılan gözlem evine kendi isminin verldiğini görür. Ölümün şafağında ne için öleceğini gördüğü zamanı ona armağan eder..
İkinci ziyareti Antik bilimci kadına olur. Bulduğu antik dillerin doğruluğundan bile şüphe duyan bu öğretim görevlisi kadının hiçbir öğrencisi yoktur. Emekliliğine az kaldığı için doçentliği merhametli dekan görevlisi tarafından devam ettirilmektedir. Pelerinli ziyaretci kadına saati verir ve tarihte yolculuk ederek antik çağa gitmesini ve orada dil çalışmalarını ilk ağızdan inceleyerek yaptığı araştırmaların doğruluğunu inceleme fırsatı olur. Bu armağanı Pelerinli Ziyaretçiden alır.
Üçüncü ziyareti yaşlı saatçiye olur. Saatçi çeyrek asırdır bütün markaların bütün modellerini görmüştür. Ziyaretçinin saatini görünce içi merakla dolar. bu modeli daha önce görmemiştir ve onu incelemek için kendini zor zaptetmektedir. Ziyeretçi saatinin bir sorunu olmadığını ancak yine de bakımının yapılmasını istemektedir. Ertesi gün teslim etmek üzere saati alır. Saatin kapağını açtığı an zamanda geriye gider. genölik yıllarına döner. Karının bir araba kazası sonucu öldüğü o güne gider. Şaşkın bir vaziyette kaza öncesi ana döner. Karısının dışarı çıkmasına engel olarak onu ezecek arabanın geçmesini bekler. O araba geçtikten sonra dışarı çıkarlar..
Dördüncü ziyareti ressamadır. Ressam ruh hastalıkları hastanesindeki bir hastadır. Pelerinli Ziyaretçi bu ressam kadına bütün olan hikayeleri anlatır. İnsanlara iyilik yapmak için onlara zaman dilimleri armağan ederek zamanda yolculuk etmelerini sağlayarak hayatlarını etkileyen kötü olayları değiştirme fırsatı verir. Ancak bu yaptığı iyiliğin beklediği sonuç vermediğini farkeder ve bundan vaz geçeceğini ressama söyler. Pelerinli ziyaretçinin "Ayartıcı" ya da "şeytan" olduğunu zanneden kişilerin yanıldığını ve bu Pelerinli ziyaretçinin aslında kim olduğunu sadece ressam anlar. O bir yazardı ve herşey onun kalemindeki yazılardan çıkan hikayelerdi. Yazar "Pelerinli Ziyaretçi" , ressamın baskısına dayanamaz ve ona da bir zaman dilimi armağan eder. Ziyaretçi gitmeden son resmini tamamlamamak isteyen Ressam son nefesini verirken dudaklarında belli belirsiz birkaç kelime dökülür "hoşçakal Z."

25 Ocak 2008 Cuma

İNCE MEHMET 1

YAZAR: YAŞAR KEMAL
inece mehmet öksüz kaldıktan sonra, kendi köyünün de ağası olan 5 köyün ağası Abdi Ağanın yanında çalışmaya başlar. Abdi Ağa zulmü ile herkesi yıldırmakla birlikte İnce Mehmet'e özel bir zulmü olur. 10 yaşlarında olan Mehmet bu zulme dayanamaz ve köyden kaçar. Herkes Mehmet'in başına birşey geldiğini düşünür. Annesi üzüntüsünden perişan olur.
Aradan bir yıl geçtikten sonra Mehmet dayanamaz ve köye geri döner. Abdi Ağa, kendi kapısından kaçıp komşu köye sığınan İnce Mehmet'i anasıyla birlikte açlıkla cezalandırır ve bu böyle devam eder..
Mehmet, köyü güzeli Hatçe ile birbirlerine karasevdalıdırlar. Bütün köy bunu bilmektedir. Birgün Hatçe Mehmet'e "Abdi Ağanın yiğeni bizden çıkmaz oldu. Beni istemeye gelecekler acep.." der. Beklenen olay gerçekleşir. Ancak Mehmet ile Hatçe çözümü çoktan bulmuşlardır. kaçacaklardır.
Planlan zamanda Hatçe ile Mehmet kaçarlar. Ertesi gün haber köye yayılır. Ailesi ile birlikte bütün gün bayram hacasına bürünür, Abdü Ağa'ya belli etmeden. Abdi Ağa bu olay karşısında deliye döner. Yiğeniyle birlikte güvendiği adamlarla izci Topal Ali ile birlikte izlerini sürerler.
Onları gün batmadan bulurlar. İnce Mehmet soğuk kanlılığını koruyarak silahını öeker ve Abdi ağa ile yiğenini vurur. Diğer adamları uyararak Hatçeyi onlara vererek eve gitmesi söyler. onun için tekrardan dönecektir..
İnce Mehmet'in davranışı ikinci bir bayram havası yaratır. Abdinin zulmünden kurtulacaklardır. Ancak beklenen olmaz. Ağanın yeğeni ölür ama Ağa ölmez. Ağanın İnce Mehmet'e ilk intikamı yalancı şahitlikle yiğenini vuranın Hatçe olduğunu kendinin vuranında İnce Mehmet olduğudur. Hatçe olaylara bir anlama verene kadar hapsi boylar..
Mehmet bu olaydan sonra dağa çıkarak eşkiya olur. ilk başlarda Deli Durdu'nun çetesinde yer alır. bir yıla yakın bu çetede Deli Durdu'nun deliliklerine ses çıkarmadan katlanır. Ancak sonradan Durdu'ya karşı gelir ve çeteden iki arkadaşı ile ayrılır. Artok ekndi çeteleri ile dağlarda kötülerin korkulu rüyası, fukara babası bir eşkiya olur..
Köylü sonunda Mehmet'e ne olduğunu öğrenir. Eşkiya çıkan Mehmet köylünün göz bebeğidir. Abdi ağanın ise korkulu belası. Abdi Ağa korkusunda köyü terk eder. Haber hapishaneye de gelir. Hatçe'nin Mehmet'i aslan gibi bir eşkiya olmuştur...
Mehmet köye iner. Dağa çıktığından beri haber alamıyordu köyünden. Köye iner. Hem yarım kalan işini bitirmek için, hemde köyden haber almak için..Aldığı ilk haber Ağa'nın, İnce Mehmet'in anası Döne'yi vurulma olayından sonra döverek öldürdüğü. Hatçe'yi de kahpelkle hapse attırışını öğrenir.
İnce Mehmet Abdi Ağa'nın evine baskın yapar ama ağa evde yoktur, köyü terk etmiştir. Ağanın çoluk çocuğuna kıymakta Mehmet'in vicdanına dokunur ve vazgeçer. Mehmet artık tek birşey için yaşamaya başlar.. Abdi ağa'nın peşine düşer..

15 Ocak 2008 Salı

YARİM HAZİRAN


YAZAR: CAN DÜNDAR

Kitaptaki yazılar bir derleme niteliğindedir Can Dündar'ın sevilen yazılarından. Her birinin farklı bir tadı olan, her başlık okuru bir ana taşıyan..

Çocukluğunda başlayan haziran geceleri sevdalarının hala sürmekte olan etkisiyle yazarımız ilk başlığını atar; YARİM HAZİRAN...

Çocukluk özlemleri ne kadar silinse de, bakıldığında hala anlaşılabilen sahnelerini paylaşır bizimle, ilk aşkını, ilk hayal kırıklıklarını, ilk dostunu, ilk ayrılığını...

Yazıların merkezi kendinden çıkar ama genelde bu merkez "İNSAN"la bütünleşir ve insanı anlatır. Ardından Türkiye'de yaşanan olayları irdeler. Fikir suçlularını, haksız yere mahkum olanları, kurumlar uğruna Aşkı yok sayanları, kurumları yok sayıp inadına Aşkı yaşayanları ya da Aşksız yaşayanları anlatır.

Yeri gelir boğazınıza bir gözyaşı yumağı kilitlenir, yeri gelince gülersin. İsmini daha önce duymadığınız kahramanlarla yeni tanışmalarda, şaşkınlar içinde dinlersin.

Daha önce Can Dündar'ın bir kitabını okumamıştım. Can Dündar'ın diğer kitaplarını okumak için itici bir güç taşıyan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim..

8 Ocak 2008 Salı

CANLI CESET


YAZAR: TOLSTOY
Fedya son zamanlarda iyice sapıtır. Artık evine gelmez olur. Meyhanedeki çingene kızı Maşa ile yaşadığı aşkın da etkisiyle içtiği her kadeh içkide biraz daha kaybolur.
Fedya, karısı Liza tarafından çok sevilmektedir. Karısına verdiği sözleri tutamayıp ona eziyet ettirdiğini anlayınca evden ayrılarak, karısı ve yeni doğan oğlundan uzaklaşır..
İlk zamanlar ayrılık fikri Liza'ya ağır gelse de, Karenin sayesinde bunu atlatır.
Karenin Liza'yı çocukluğundan beri sevmektedir. Ancak Arkadaşı Fedya Lİza ile evlenmesi, Karenin'i kötü kaderine mahkum etsede son gelişmeler ona yeni bir umut vermektedir.
Liza, Karenin'in ona karşı olan ilgisini bilmektedir. Karenin'in yaptığı evlenme teklifini kabul etmektedir. Ancak kocası Fedya ile resmiyette hala evlidir.
Karenin'in annesi bu evliliğe ilk başlarda karşı çıksa da, Liza'yı tanıyıp,sevdikten sonra onay verir. Ancak mevcut engel (Fedya) devam etmektedir.
Fedya, karısı Liza ile Karenin'in munasebetlerini biliyordu. Onları kıskanmıyordu çünkü ikisini de seviyordu. İkisi de çok iyilerdi ve birbirlerini mutlu edebilirlerdi. Mahkemelerde aşağılanmamak için yalan söylemek ona zor gelmektedir ve varlığının, sevdiklerini rahatsız edeceğini düşünmektedir. Zaten işe yaramazın tekiydi. Önündeki tek çözüm, varlığını yok etmekti.
Son mektubunu yazan Fedya intahar edecekken, aşkı Maşa ona engel olur. Maşa ona başka bir yol bulur. Elbiselerini ve cüzdanını nehir kıyısına koyarak intihar etmiş gibi ortadan kaybolur.
Aradan bir yıl geçer. Fedya'nın ölümü Liza ve Karenin'e ne kadar hazin gelsede sonunda evlenirler. Mutlu mesut yaşarlarken bir şantajcının ihbarıyla Fedya'nın canlı olduğu öğrenilir. Liza çift nikahlı gözüktüğü için Fedya,Liza ve Karenin mahkeme yollarına düşerler. Fedya, bu durum karşısında çok üzülmektedir. Mahkemenin tahmini sonuçlarının hepsinin de Liza'yı Karenin'den ayıracağını öğrenen Fedya, bir yıl önce yapamadığı şeyi yapar. "Böylesi daha iyi" diyerek, kalbine bir kurşun sıkar.